3 Ocak 2017 Salı

Yağmuru Beklerken

Tarık Buğra’nın “Yağmur Beklerken” adlı romanı, Cumhuriyetin ilk çok partili denemesi olarak Serbest Fırkanın siyasetin ve halkın seçenekleri arasına dâhil edilmesini, 1930‘ları ve Serbest Fırkanın kuruluşunu anlatan bir romandır ve Tarihi roman olarak nitelendirilebilir. Romanın ana kahramanı Rahmi’nin istemeyerek de olsa serbest fırkaya katılışını ve dönemin sosyo-politik yapısını onun gözünden inceliyoruz.
Yazar bu romanda “yağmur” temasını hem gerçek anlamda hem de metafor olarak kullanmıştır.

Ülkenin büyük bir ekonomik kriz ve kuraklık içinde olması yöre halkını hem psikolojik hem de sosyal anlamda etkilemiştir. Bunun üzerine yağmur herkese bir umuttur. Bu bunalım dönemine gelen serbest fırkanın kurulma tartışmaları da halka bir umut vermiştir çünkü halk bir kurtuluş yolu aramaya başlamıştır. Serbest Fırkanın kuruluşu ve halkın Serbest Fırkadan beklentilerini de bir tür yağmura benzeterek yağmuru bir metafor olarak kullanmıştır. Halk, Cumhuriyet Halk Fırkasının yaptığı usulsüzlüklerden, alınan haksız vergilerden kurtulmak için Serbest Fırkayı beklenen bir yağmur olarak görmüştür. Zaman, tek bir partinin iktidar olduğu “Tek Parti” dönemidir ve parti, halktan alacağı vergi miktarını dilediği şekilde belirlemektedir. Parti temsilcileri kimi zaman büyük haksızlıklar yapmakta bu da halkın tepki göstermesine neden olmaktadır. Yeni fırkanın kurulması düşüncesi halkı ikiye bölmeye başlamıştı ve bu bölünme gerek toplumun gerekse gelecek günlerin habercisiydi.

Romanda gördüğümüz bir başka ayrıntı da fırkanın halkın ileri gelenleri, okumuşları ve aydınları tarafından kabul edilip, halka rehberlik yapma görevini vazife olarak hatta mecburiyet olarak görmelerine tanıklık ediyoruz. Çünkü dönemin halkının cahil olduğunu ve başına gelen- gelecek- şeyleri kabulleneceğini ve ses çıkarmayacaklarını “(…) idrak edemedikleri ihtiyaçları da vardır. Halk onları, ancak toprağın yağmuru bekleyişi gibi bekler: Dilsiz, kelimesiz, aksülmelsiz. (syf105)” cümlelerinden anlıyoruz. Halk yağmur için dua ederken, aydınlar da fırka için halkla konuşmalı bir nevi dua etmelidir.

Fırkanın kurulması ve belediye seçimlerinin yaklaşmasıyla halkta farkındalığın uyanmaya başladığını görüyoruz. Halk artık gazete okumaya ve gündem yakından takip etmeye başlamıştır bu sayede okur oranları artmış ve insanların meselesi haline gelmiştir. Kitabın 7. Bölümünde gördüğümüz tartışma da ismet paşanın yüceltildiğini, eşi bulunmaz büyük kurtarıcı olarak görüldüğünü anlıyoruz. Fırkanın kurulması ismet paşaya karşı gelmek olarak algılanıyor. Öte yandan İsmet Paşa artık sevilmiyor ve desteklenmiyordu. Fırkanın kurulması ve insanların seçimleri, beklentileri insanların hükümete karşı tavrını da belli etmişti. Yeni bir parti, yeni bir dönem herkesin istediği bir şey haline gelmiş bir umut olmuştur. İnsanlar mevcut sistemi tam oalrak onaylamamakta ve eleştirmektedir, istenilen şey bu gidişata dur demek ve sistemin değiştirilmesidir. Bu gidişatın farkında varan “Ankara” bunu durdurmuş ve hemen önlem almış fırka belediye seçimi sonrası kapatılmıştır.

Ekinlerin olgunlaştığı dönemde gelen yağmur, rahmet, bereket olarak görülmemiş hüsrana dönüşmüştür. Serbest fırkanın kapatılması da halka zarar vermiş ve beklenileni karşılamamıştır.

1 yorum: